SEYAHAT DOSYASI: NEW YORK, THE CITY THAT NEVER SLEEPS
14:10
„New York’da olduğum zaman tek yapmak istediğim
sokağa çıkıp bir filmin içindeymiş gibi hissetmek.“ –Ryan Adams
New York City.
ABD’nin en kalabalık şehri.
Dünyanın en kalabalık metropolitan alanı.
Dünyanın kültür başkenti.
Rüyaların şehri…
Peki neden? New York’u bu kadar özel kılan ne? Neden
New York birçok insanın rüyalarını süslüyor? Biz neden New York’a gitmek
isteyelim? Tamam…son soruma güldüğünüzü duyar gibiyim. Siz pasaportlarınızı
görevliye uzatırken biraz şehri tanıyalım olur mu?
New York, dünyanın en büyük doğal
limanlarından birinin üstüne kurulmuştur. New York borough adı verilen ve her
bir bölümün bir county olduğu 5 kısımdan oluşur. Bu 5 bölge - the Bronx,
Brooklyn,
Manhattan,
Queens
ve Staten Island-
1898 yılında tek şehir olarak birleştirilmiştir.
ŞEHRE ULAŞIM
Uçağa bindikten sonra tekrar yere inmeniz
yaklaşık 11 saat 30 dakikanızı alıyor. Aynı zamanda İstanbul ile New York
arasında da 7 saatlik bir zaman farkı var. Türkiye saati daha ileride kalıyor
bu yüzden uçuşta ani hava kararması/aydınlanması ile karşılaşmanız da mümkün.
Benim uçuş için verebileceğim tavsiyeler çok
basit, vakit öldürebileceğiniz şeyleri çantanıza depolayın, çizgi romanlar,
kitaplar, uzun ve NYC konulu bir müzik listesi vs…Bizim uçaktaki koltuk
ekranlarında dil öğrenme kısmı vardı ben de 11 saat boyunca ispanyolca
öğrenmiştim mesela J
Ve 11 saatin sonunda kendinizi JFK
Havalimanında bulacaksınız. New York’a hoş geldiniz! Şimdi kendinizi saatlerce
beklediğiniz şehre çabucak atmak için yapabileceğiniz birkaç alternatifiniz
var.
Bunlardan ilki çocuklu aileler, konforuna
düşkünler veya sadece çok para harcamak isteyenler için „Taksi“ oluyor. Ama
benim tavsiyem paranızı bu kadar erken savurmaya başlamamanız zira New York’un
ünü ile harcanan paralar doğru orantıda ilerliyor…
İkinci seçenek havalimanından kalkan shuttlelar.
Bunun için önceden internet üzerinden rezervasyon yaptırmanız gerekiyor.
Supershuttle sitesinden 25$ gibi bir fiyata gidiş-dönüş shuttle
ayarlayabilirsiniz. (İsterseniz servis yerine araba gibi seçenekler de var
fakat fiyatlar birden uçuşa geçiyor)
Metro |
Ve üçüncü ve bence en mantıklı seçenek yine
metro. Subway diye geçen ve çoğu New Yorker için bel kemiği olan metro kararını
aldıysanız ve tatiliniz 5 günden fazla sürecekse hemen kendinize bir Metro Card
edinme zamanı. (Yaklaşık 30$ - sınırsız) Eğer 3 gün veya daha az bir zaman için
şehre geldiyseniz sınırsız yerine tek tek bilet de alabilirsiniz.
ŞEHRİN İÇİNDE ULAŞIM
Bunun için sanırım en fazla herkes gibi metro
kullanacaksınız. Bu yüzden kendinize offline da çalışan bir metro rehberi
edinme zamanı geldi de geçiyor.
Benim önerim NYC Subway adlı app. Route Planner
sayesinde olduğunuz yerden gideceğiniz yere kadar olan süreyi, hangi
istasyonlardan geçeceğinizi basit yol/hızlı yol olarak iki şekilde hesaplayan bir
uygulama. Aynı zamanda içinde basit bir New York haritası var. Bütün seyahat
boyunca işinize yarayacağına eminim. (Not: Metro 24 saat boyunca açık)
Metro dışında biraz da yer üstünden gitmek
istiyorum derseniz otobüsleri kullanabilirsiniz. Onlar için de metro kartınız
iş görecektir. Bir de hava güzelse en üst katından şehri izleyemeye
doyamayacaksınız. Yine bitmeyen seçeneklerimizden bir diğeri taksiler.
Hep
fotoğraflarını gördüğümüz, tepesinde kocaman reklamlar taşıyan New York
taksilerini bir kez olsun kullanmadan dönmeyeceğiz herhalde değil mi? Yalnız
sizi baştan uyarmalıyım New York taksileri bizimkilerden oldukça farklı.
Taksiler kredi kartı veya nakit şeklinde çalışıyor. İçeride sizi taksi
şoförüyle ayıran bir paravan bulunuyor ve kendisi sizden ona bahşiş bırakmanızı
bekliyor ayrıca çoğu işini oldukça ciddi yapıyor. Halbuki biz bindiğimiz
taksinin şoföründen hayat dersleri almaya ne kadar da alışmıştık J
Son olarak benim size tavsiyem el verdiği
sürece yürüyün, şehri dolaşa dolaşa keşfedin. New York o kadar düzenli bir
mimariyle kurulmuş bir şehir ki kaybolmanız imkansız. Grid Planı denilen bir
ızgara sistemiyle oluşturulmuş caddeler birbirine paralel uzanıyor. Aynı
zamanda numaralı olduğu için yolunuzu bulmak da ekstra kolaylaşıyor. Deneyin!
NEW YORKERS & KÜLTÜR
New York bir göçmen şehri bu yüzden şehir halkı
için söylenebilecek en genel şey fazlasıyla karma bir kültür yapısına sahip
oldukları. İstatistiklere göre her üç kişiden biri ABD dışı bir ülkenin
vatandaşı. Aynı zamanda kentte tam 170 farklı dil konuşuluyor. (Chinatown’da çince,
Little Italy’de italyanca vs…)
Belki de bu yüzdendir gittiğiniz zaman hiç
yabancılık çekmiyorsunuz. Şehir sizi de içine çekip diğer herkesle bir bütün
yapmak için uğraşıyor sanki.
Aynı zamanda şehre „Big Apple (Büyük Elma)
deniyor. Bunun sebebi hakkında çok fazla rivayet olsa da benim en ilginç
bulduğum şu: eski caz sanatçılarının her şehri farklı bir meyve ismiyle
adlandırmaları ve bunu yaparken şeker oranını hesaba katmaları. Elma da şeker
oranı en yüksek meyve (Şeker de paraya denk geliyor tabii)
Bunların yanı sıra New York yoğun trafiği, hiç
sönmeyen ışıkları ve bitmeyen enerjisi sebebiyle „Hiç Uyumayan Şehir (The City
That Never Sleeps)“ ismiyle de anılmaktadır.
KONAKLAMA
Ben New York’a yine bir turla birlikte gittiğim
için otelimiz önceden Holiday Inn olarak belirlenmişti ve New Jersey tarafında
kalıyordu. Fiyatlar tabiki şehrin göbeğindeki otellere kıyasla oldukça ucuza
geldi fakat en büyük zorluğu sabahın köründe 30-40 dakika yol giderek yaşadık.
Bu yüzden benim en büyük tavsiyem, madem gözünüzü karartıp New York’a kadar
geldiniz o halde bu deneyimi daha da gerçek kılmak için Manhattan civarında bir
otelde kalmanız. Çok lüks olmasına gerek yok fakat her yere yürüyerek
gidebileceğiniz, gece geç saatlere kadar eğlendiğiniz zaman rahatça
dönebileceğiniz bir yer olması çok daha mantıklı geliyor bana. Tabi tercih
sizin!
(Yine de belirtmeliyim ki otel fiyatları şehrin
popülaritesini bahane bilip uçtukça uçmuş)
YEME-İÇME
Bu konuda hiç sıkıntı çekeceğinizi sanmıyorum
çünkü New York öyle bir yer ki bir gün Çin yemeği diğer gün İtalyan yemeği bir
sonraki gün Hint yemeği yiyebilirsiniz. Karma kültür yapısının getirilerinden
biri olan bu durumu daha önce hiç denemediğiniz tatları deneyerek lehinize
çevirebilirsiniz.
Mel's Burger Bar |
Benim mutlaka tavsiye ettiğim yerler:
Mel’s Burger Bar (2850 Broadway,
New York, NY 10025 -- 11:30-00.00 arası
hizmet veriyor ve hamburgerlerini denemelisiniz!)
The Irish Pub (837
7th Ave, New York City, NY --- Daha çok akşam
saatleri bir şeyler içmek için ideal, 11:00-4:00 arası hizmet veriyor)
Per Se (10
Columbus Cir, New York City
- Akşam yemeği için Fransız-Amerikan lezzetlerini tatmak için
harika bir yer fakat bir bütçe ayırılması gerekiyor – 17:30-22.00 arası hizmet
veriyor)
Aynı zamanda Burger Joint de Manhattan’da hamburgerin adresi
diye biliniyormuş, bakabilirsiniz.
GÖRÜLMESİ GEREKEN YERLER
Ve en önemli kısma geçiş yapıyoruz. New York
gerçekten sadece sokaklarında dolaşmaya bile doyamayacağınız bir şehir ama
gelmişken bu şehri kendisi yapan, ikonik hale gelmiş parkları, anıtları,
müzeleri, binaları görmeden gitmek olmaz öyle değil mi?
Eğer kültür ve sanat tutkunuysanız ilk durağınız
Metropolitan Sanat Müzesi (Metropolitan Museum of Art) olmalı. Merdivenlerinde
günlük hayatlarına devam eden yerlileri geçip kendinizi müzenin doğasına
bırakmalısınız çünkü bu müze dünyanın en büyük ve en önemli müzelerinden biri
olarak kayıtlara geçmiş, binasının mimarisiyle bile daha girmeden kendine
hayran bırakan bir yer.
Metropolitan Museum of Art |
İçinde eski doğu, Mısır, Yunan ve Roma dönemlerine ait
eserler barındıran bu müzede araştırma kitaplığı, çocuklar için bir bölüm ve
geniş bir eğitim sergisi bulunuyor. Hatta Türkiyeye ait birkaç şey bile var. Hakkını
vererek gezmek istiyorsanız bir gününüzü buraya ayırmanızı tavsiye ederim. Kesinlikle
görülmesi gereken bu müze haftanın her günü 10.00-17.30 arası hizmet veriyor.
İkinci bir müze durağı Amerikan Doğal Tarihi
Müzesi (American Natural History Museum) olmalı.
American Natural History Museum |
Birbirine bağlı 25 tane bloktan oluşan bu müzenin içi bilime ilgi duyanların, vahşi doğa hayvanları meraklılarının ilgisini mutlaka çekecektir. İçinde aynı zamanda 46 tane sergi salonu, araştırma laboratuvarları ve bir kütühane mevcut olan bu müzeyi Müzede Bir Gece 1 ve 2’den hatırlayabilirsiniz. Eğer Friends izleyicisiyseniz Ross Geller’ın çalıştığı müzenin de çekimleri burada gerçekleşmiş. (Haftanın her günü 10.00-17.45 arası açık)
Üçüncü ve önerebileceğim son müze ise Orta
Manhattanda bulunan Modern Sanat Müzesi yani Museum of Modern Art. Burası da
daha çok modern sanat konusunda özelleşen bir müze. Metropolitan’a çok yakın
olduğu için beraber görülebilir. Milyonlarca film karesi, müzik ve filmi
bünyesinde bulunduran bu müzenin de sanatseverlerin çok ilgisini çekeceğini
düşünüyorum. (Haftanın her günü 10.00-17.30 arası hizmet vermekte, sadece Cuma
akşamları 22.00’a kadar açık)
St. Patrick's |
New Yorkerlar için anlam taşıyan bir diğer yapı
St. Patrick’s Katedrali. Bu görkemli bina 5. Cadde üzerinde 50 ve 51. Caddeler
arasında kalıyor. Bu eski katedrale de uğramadan geçmeyin, içinin görkemi
karşısında şok olacaksınız.
Şimdi sıra gündüz de gece de manzarası bir
başka olan, Dünyanın en çok fotoğraflanan binası ünvanını almış Empire State
binasına geliyor. 5. Caddeden ilerlediğinizde karşınıza çıkan Empire State, 381
metre yüksekliğinde, 103 katlı dev bir bina. Genel kullanım amacı ofis binası
olsa da şuanda turizm alanında çok daha fazla bir yeri olduğu su götürmez.
Empire State |
İçeri girmek için haftanın her gün sabah 8.00 ile gece 2.00 arasında bir saatte
gelmeniz ve 20$ civarı bir ücret ödemeniz yeterli oluyor ki bence gidilecek en
iyi zamanlar sabah 9.00’dan önce veya akşam 23.00’den sonra. 86. Katına tahmin
ettiğinizden de hızlı bir şekilde çıktıktan sonra 360 derecede Central Park,
Hudson ve Doğu Nehirleri, Brooklyn Köprüsü, Times Meydanı, Özgürlük Anıtı ve hiç
uyumayan bir şehirle karşı karşıya kalıyorsunuz. Daha çok ilerlediğinizde de
sizleri daha önce orada bulunmuş her bir ünlünün fotoğrafıyla dolu bir koridor
karşılıyor. Yanlarına durup bir fotoğraf da siz çekin. (Aynı zaman da free wifi
var, yani bir snap atmadan ayrılmayın! J)
Empire State gibi ünlü olan, filmlerden aşina
olduğumuz Rockefeller Center da üst katına (Top of the Rock) çıkıp tüm New York’u
izleyebileceğiniz bir diğer tercih edilen mekan. Aynı zamanda o gördüğümüz ünlü
New York fotoğraflarının çoğu tam buradan çekiliyor. Bana kalırsa Empire’a çıkmak
daha mantıklı ama onun yerine tercih edilebilir. (Giriş ücreti $27) Aynı zaman
da kışın önünde kocaman bir buz pateni pisti de kuruluyor.
Rockefeller'dan Manhattan Manzarası |
Empire State, Rockefeller derken farkında
olmadan zaten o ünlü 5. Caddede gezmeye başladıysak gezinin devamını etrafın
tadını çıkararak getirmeliyiz. Birbirinden ünlü markaların mağazalarına uğrayıp
göz atmanızı kesinlikle tavsiye ederim, sizi ne kadar iyi karşıladıklarına
şaşıracaksınız. Aynı zamanda dev bir camın içindeki Apple simgesi de gözünüzden
kaçmış olamaz. Çok farklı bir mimariyle inşa edilmiş Apple Store 7/24 asla boş
kalmıyor. Son olarak 5th Avenue’nun tek handikapı yeme-içmenin ultra pahalı
olması.
Şimdi biraz da China Town-Little
Italy-Tribeca,Soho üçlüsünden bahsetmek istiyorum. Birbirine çok yakın olan bu
üç caddeyi de farklı kültür deneyimleri yaşamak için bir seferde
gezebilirsiniz.
Little Italy |
Ait oldukları kültürlere ait pankartlar, tabelalar, eğlenceler,
sokak yemekleri vs. Bulabileceğiniz çok zengin mekanlar bunlar.
Chinatown |
Soho ise South of Houston’ın kısaltması ve
dikkat, yürürken o çok sevdiğiniz ünlüyle karşılaşmanız büyük olasılık! New
Yorkerların da gitmeyi en sevdiği yerlerden aynı zamanda. Kısaca Soho, biraz
lüks, bolca alışverişin diğer adı.
Şehir insanlarının belki de en sevdiği, en
huzur bulduğu hepimizin de en az bir kez filmlerden gördüğü Central Park’a dönelim
şimdi de. 77. Caddeden başlayarak Herald Square’e kadar uzanan bu park şehrin
ortasında bir cennet görevi görüyor çünkü tüm o bina yığınının arasında bu
yeşillik çoğu New Yorker için fazlasıyla cezbedici bulunuyor.
Central Park |
Sadece yerliler
için değil turistlerin de en çok uğradığı yerlerden biri bu park fakat baştan
sona yürümesi neredeyse yarım gününüzü alacak kadar büyük. İçinde bir hayvanat
bahçesi, birçok piknik alanı, bir buz pisti ve daha birçok aktivite alanı
bulunuyor. Parkın içinde bisiklet kiralayabilir veya faytonla bir geziye çıkabilirsiniz.
(Yalnız fayton turu fiyatlarının 50$‘dan başladığını belirtmeliyim)
Aynı zamanda bir rehber şeklinde yürüyüş
turlarına da katılabilirsiniz ki benim tavsiyem bu olacak çünkü kişi sayısı
arttıkça indirim o kadar fazla oluyor. Yine 2 kişi için belirlenen fiyat 50$
civarı. Bu
tur sayesinde Gossip Girl, Saturday Night Live, Sex
and the City gibi film ve dizilerin çekildiği yerleri detaylı olarak gezebiliyor,
sanat&mimari adı altında Conservatory Garden, Shakespeare Garden gibi
yerleri görebiliyorsunuz. Aynı zamanda buraya kadar gelmişken
Strawberry Fields |
Beatles
hayranlarının John Lennon’ın anısına Strawberry Fields’ı ziyaret etmelerini de
şiddetle tavsiye ediyorum.
Yine burada yapabileceğiniz aktiviteler bununla sınırlı kalmıyor,
gölde kullanmak için sandal kiralayabilir, Bethesda Terasına çıkıp muhteşem
fotoğraflar çekebilir, Belvedere Kalesine uğrayarak kendinizi orta çağda
hissedebilirsiniz.
Central Park’ın doğusunda kalan Gossip Girl dizisinden aşina olduğumuz
Upper East Side (Yukarı Doğu Yakası)‘a da bir göz atabileceğinizi unutmayın,
kendisi lüks yaşamın merkezlerinden biri olma özelliğini taşıyor.
Gelelim bir diğer ününe ün katan Times Meydanına. (Times Square)
Bu meydan 42. Caddenin Broadway ve 7. Caddenin kesiştiği yerde kalıyor. Yine
filmlerden aşina olabileceğimiz bu meydan hiç sönmeyen ışıklarıyla akıllarımıza
kazındı bundan dolayı buraya gündüz de gece de gelseniz farklı bir keyif
alacağınızı söylesem yanılıyor olmam. Belki de bir gün yılbaşında gelir kutlamalara
katılma ve o meşhur ışıklı topun inişini seyretme şansını yakalarsınız!
Times |
Eh, burası New York. Ve burada „Broadway“ denen
bir gerçek var. Belki de bir zamanlar sizin bile imkansız hayallerinizi süsledi
bu büyülü mekan. O zaman kıta değiştirip, 11 saat yol geldikten sonra bir
Broadway müzikali izlemeden ülkemize geri dönmeyeceğiz herhalde?
Broadway |
İlk önce gelin
birlikte Broadway’e kısaca göz atalım. Burası ızgara sistemiyle düzenlenmiş
birbirine paralel olan caddeleri çapraz bir şekilde bölen tek cadde olma
özelliğini taşıyor. Bu upuzun caddenin belki de en önemli kısmı 41 ve 54. Caddeler
arasında kalan kısım. Çünkü, her yerde gözünüzü alan boy boy müzikal
afişleriyle döşenmiş, girişleri neon ve beyaz ışıklarla süslenmiş yine upuzun
bir tiyatrolar caddesi burası. Hatta bu ışıklar yüzünden bu cadde „The Great
White Ways“ (Muhteşem Beyaz Yol) adını almış.
Benim gittiğim dönemde her yerde çoğunlukla
Lion King (Aslan Kral) afişleri boy gösteriyordu. Ama bunun yanında My Fair
Lady, Phantom of The Opera, Mamma Mia gibi kült halini almış diğer gösterileri
de izlemeniz mümkün.
Yalnız Broadway müzikallerinin bilet fiyatları
sinemaya gitmeye malesef benzemiyor. Bu yüzden internet üzerinden fırsatlardan
satın almanız veya sadece bir müzikal izlemek istiyorum belirli bir tercihim
yok diyorsanız Times Meydanındaki TKTS gişelerinden indirimli fiyatlara müzikal
biletlerinizi edinebilirsiniz.
Wall Street |
Şimdi de biraz New York’un ünlü mekanlarından
olan Wall Street’ten bahsedelim. Leonardo DiCaprio’nun başrolünde olduğu Wolf
of The Wall Street filmine ismini vermiş bu yeri sadece filmden bilmiyoruz tabi
ki. Manhattan’ın güneyine kurulu bu cadde ülkenin önde gelen finans kuruluşlarının
toplandığı bir yer. Aynı zamanda „Kısa zamanda zengin olmanın“ yolunu
simgelediği de söyleniyor. Buraya geldiğinizde o meşhur boğa heykelinin önünde
bir fotoğraf çektirmeden sakın dönmeyin. Tabii, boğaya ulaşabilirseniz.
Kadıköydeki meşhur boğanın çok daha agresif versiyonu olan bu heykelin etrafı
neredeyse hiç boş kalmamasıyla biliniyor. (R,4,5,2 trenleriyle bu sokağa
ulaşabilirsiniz)
Bir de sizlere, tamamlandığı sırada Dünyanın en
geniş asma köprüsü özelliğini taşıyan Brooklyn Köprüsünü görmeden dönmemenizi
tavsiye ediyorum. Köprü, Manhattan ve Brooklyn’i birbirine bağlıyor ve sizlere
gotik tarzda yapılmış mimari bir keyif sunuyor. Bir diğer ilginç şey ise
rivayete göre köprünün açılacağı gün New York’da tatil ilan edilmiş ve o gün
150.300 yaya köprüden geçerek suya 1 cent atmış.
Ve en güzelini sona sakladım: Özgürlük Anıtı!
(Statue of Liberty)
İşte bu yazının en büyük tavsiyesi: Eğer New
York’un hatta Amerikanın sembolü haline gelmiş bu ünlü heykelin tadını doyasıya
çıkarmak istiyorsanız tatilinizi mutlaka yaz veya ilkbahar aylarına denk gelecek
şekilde ayarlamalısınız. Çünkü başka türlü anıtın bulunduğu Özgürlük Adasına
çıkmak için kalkan feribot turlarının keyfini çıkaramazsınız. Malesef biz ocak
ayında gittiğimiz için -15 derecede heykele sadece camdan el sallayarak
sevgilerimizi göndermiştik. (Tur fiyatları 30$ civarı ve feribotlar Batter Park’ın
içinden kalkıyor)
Peki New York’a gelip elimiz boş mu döneceğiz?
Bunun için de downtown civarında bütçemizi aşmadan I Love New York tişörtleri,
Big Apple bibloları, Özgürlük Anıtı kalemleri ve aklınıza gelebilecek her türlü
hediyelik eşyaları bulabileceğimiz yerler mevcut. Mutlaka uğrayın!
NOTLAR
Muhtemelen New York geziniz boyunca çoğunlukla
Manhattan’da gezip dolaşacaksınız çünkü asıl „mutlaka görmeniz gerekenler“
orada yatıyor olacak. Fakat bu sizi Brooklyn gibi yerleri de gezip dolaşmaktan
alıkoymasın. Zamanınız kalırsa oraları da görmek, daha çok gençler için dizayn
edilmiş cafelerinde oturmak veya sadece Brooklyn Bridge Park’ta oturup muazzam
bir Manhattan manzarasını izlemek o kadar da fena bir fikir olmayabilir diye
düşünüyorum. J
Bunlara ilaven bence New York’a gidilecek en
uygun zamanlar ilkbahar-yaz ayları daha önce de bahsettiğim gibi kış aylarının
soğuğu hiç ama hiç bizimkine benzemiyor.
Bir de eğer alışveriş düşkünüyseniz ve gitmişken "ekstra" sayılabilecek kadar alışveriş yapmak istiyorsanız size Woodbury Outlet merkezini kesinlikle öneririm. Bütün bir günü buraya ayırmayı ve yanınıza bir bavul almayı unutmayın çünkü genelde insanlar ellerinde iki-üç bavulla geziyor veya oradan alıyor bavullarını. Ulaşım bilgilerine buradan ulaşabilirsiniz:
http://www.premiumoutlets.com/outlet/woodbury-common/travel-here
Manhattan Haritası:
Bir de eğer alışveriş düşkünüyseniz ve gitmişken "ekstra" sayılabilecek kadar alışveriş yapmak istiyorsanız size Woodbury Outlet merkezini kesinlikle öneririm. Bütün bir günü buraya ayırmayı ve yanınıza bir bavul almayı unutmayın çünkü genelde insanlar ellerinde iki-üç bavulla geziyor veya oradan alıyor bavullarını. Ulaşım bilgilerine buradan ulaşabilirsiniz:
http://www.premiumoutlets.com/outlet/woodbury-common/travel-here
Manhattan Haritası:
Ve son olarak parklarda wifi aramayı ihmal
etmeyin, çoğu parkında ücretsiz wifi hizmeti veriliyor.
Çok eğlenin, çok keşfedin..sevgiyle kalın. –Fulya
„Bir kere New York’da yaşayıp onu evin
yaptığında başka hiçbir yer yeterli gelmiyor.“ –John Steinbeck
New York boyunca kulağınızda olması gerekenler:
My City of Ruins – Bruce Springsteen
Rockaway Beach – Ramones
Theme From New York, New York – Frank Sinatra
New York State of Mind – Billy Joel
English Man In New York – Sting
Empire State of Mind – Alicia Keys
0 yorum